MBFWI 10. Sezonun Geniş Özeti


Bu sene Mercedes-Benz adı ile 10uncu sezonunu yaşayan İstanbul Moda Haftası'nın daha bebeklikten beri takipçisi olarak sanırım bir tek bu en en önemli sezonu kaçırdığıma üzüldüm. Şehir dışında olmamdan dolayı defileler sırasında İnstagram'da storyleri takip etmek sanırım defile alanında olmaktan çok daha zorladı. Bu sebepten ötürü 4 günü tek bir postta toplamayı daha doğru buldum.
Bu sezon en çok Başak Cankeş, Mehtap Elaidi, Özgür Masur, Özlem Süer, Zeynep Tosun'u kaçırdığıma üzüldüm. Ve gördüğüm kadarıyla da şölenleri kaçırdım. Bunların yanında hayal kırıklıkları da olmadı değil.  Mert Erkan ile açılışın yapıldığı moda haftasına ne yazık ki olumlu bir yazı ile başlayamayacağım. Kötü elişçilikleri, birbirini tamamlamayan silüetler ve olmayan styling ile açılış için hafif  bir koleksiyon ve henüz pişmemiş bir tasarımcı. İleriki sezonlarda umarım bu eleştirileri dikkate alarak daha güzel ve kusursuz koleksiyon ile moda severlerin karşısına çıkar. 


Raşit Bağzıbağlı'nın defilesi ile devam eden ilk günde sırasıyla Şiyar Akboğa ve Özgür Masur çıktı. Raşit Bağzıbağlı'nın kullandığı kumaşlar -ki zaten Bağzıbağlılar olarak bu konuda 1-0 öndeler-  renkler, ışıltılar cesur ve modern bir silüet çizdi. Şiyar Akboğa'yı ise takvim sayesinde fark etmenin mahçupluğunu yaşasam da lookları tek tek çok başarılı buldum. İleriki zamanlarda daha da iyi koleksiyonlarını göreceğimize inanıyorum.

Bu sene 10uncu yılını kutlayan Özgür Masur ise yıldızlar arasında masalsı bir yolculuk yaşattı. Storyden izlememe rağmen büyülendim. Tam 51 look çıkaran tasarımcı işlemesi, dikişi, fittingi ile doğudan batıya kadının içsel yolculuğunu anlattığı muazzam bir couture koleksiyon sundu. Her sezon çıtayı öyle yukarı çıkartıyor ki bir sonraki sezonda insan daha ne olabilir diyor ve yine hep daha iyisi oluyor. İyi ki varsın Özgür Masur ♥











İkinci gün ilk güne göre daha yoğun bir programa sahipti. Şehir dışında olmamdan dolayı seminer ve workshopları takip edemesem de tüm günü yine IG Storylerden takip ettim. Ben ikinci günde özellikle Mehtap Elaidi'yi ve Emre Erdemoğlu'nu merakla bekliyordum. Aysel Gürel'den ilham alan koleksiyonuna da Aysel ismini veren Emre Erdemoğlu'nun detaylarla dolu tasarımlarında desenler, styling, siyah beyazdan renklere akıcı geçiş, el işlemeleri, tamamlayan rugan ayakkabılar ve defile müzikleri kusursuzdu. Yine her sezon acaba kimden ilhamla bize neler sunacak diye sabırsızlıkla beklediğimiz bir isim. 

Ve Mehtap Elaidi. "Ve-Da-Ha" ismini verdiği koleksiyonda "iki kadının hayatlarının farklı dönemlerinin birbiri ile kesişmesini ve bu kesişimin onları özgürleştirmesini" konu alan koleksiyon görkemli bir kutlama yemeği tasviri eşliğinde sergilendi. Daha defile başlamadan ufak ufak spoiler içeren paylaşımlar koleksiyonu merakla beklememe sebep oldu. Asimetrik kesimler,  volanlar, parıltıların yanında asıl sürpriz olan ise tasarımcının daha henüz yolun başındayken kullanmış olduğu taş baskıları bu koleksiyonda da kullanması oldu. Daha bir sürü güzel hikayelere diyorum buradan ♥





Ve günün diğer isimleri couture koleksiyonları ile Ümit Kutluk ve Mehmet Korkmaz, deri parçaların yer aldığı biraz daha dark bir koleksiyona sahip olan Murat Aytulum ve erkek markası Giovane Gentile idi. Mehmet Korkmaz'ın koleksiyonu biraz alışılmış formlardan oluşsa da Ümit Kutluk fittingi olsun dikişi olsun bir çok isime göre başarılı bir koleksiyon sundu.  


Gelelim üçüncü güne. Her sezon bir tasarımcıyı destekleyen Mercedes-Benz bu sene Başak Cankeş'i destekledi. Sanat ile modayı harmanlayan tasarımcı "Aşk Cenazesi" ismini verdiği koleksiyonun sunumu ile herkesi büyüledi. Sadece kırmızı rengin kullanıldığı parçaların yer aldığı koleksiyonu "teatral moda performansı" adı altında balerin Begüm Canbulatoğlu’nun müthiş dansı ve Fazıl Say'ın kompozisyonu olan “Kara Toprak" eklenince muazzam bir sunum izlettirmiş oldu. Yerinde o ambiansı hissetmeden takip ettiğime üzüldüğüm sanırım tek performans buydu.



DB Berdan, Sudi Etuz ve hiçbir ticari kaygıları olmadan belki de hazırladıkları son koleksiyon olan NEW GEN 3. günün merakla beklediğim isimleriydi. İdo Tatlıses'i podyuma çıkaran DB Berdan “Fake is The New Black” sloganını sıkça vurgulayarak yalan kişilikleri esas alarak bir koleksiyon ortaya çıkarmış. Zincir ve piercingleri kullanan tasarımcı cinsiyetsiz kalıplara, ultra mini ve ultra düşük bellere ve bolca göğüs dekoltesine yer vermiş. Son zamanların parlayan yıldızı Sudi Etuz couture tasarımlara göz kırpmaya başlamış. Hazır giyimdeki başarısını bu alanda da gösterecek gibi gözüküyor. Ve eğlenceli New Gen defilesi. İMA'nın yeni mezunlarının gerçekleştirdiği defile bu sezon oldukça kalabalıktı. Ticari kaygı taşımadığı için de podyumun en renkli ve en eğlenceli sunumuydu. 




Günün diğer isimleri ise MİİN markası ile Kadir Kılıç, Arzu Kaprol ve Atıl Kutoğlu idi. Oversize kalıpları ile yeni bir Simay Bülbül mü geliyor dipe düşünmemize sebep olan Kadir Kılıç bana kalırsa ileriki sezonlarda adını daha da yukarılara taşıyacak. "Inter Being" adı ile koleksiyonunu sunan Arzu Kaprol sanal gerçeklik adında farklı bir deneyim sundu. Davetliler Yerebatan Sarnıcı'nda gerçekleşen defileri sanal gözlüklerle izledi.  Gecenin kapanışını yapan Atıl Kutoğlu ise sanırım bir tek beni tatmin etmedi. Artık bu olmuşluğun verdiği rahatlıktan mı bilmiyorum ama açıkçası formlar da çok da bir yenilik yoktu. Aksine Ready-to-Wear koleksiyonu idi.


Ve MBFW İstanbul'un son gününe geldik. Özellikle Zeynep Tosun'un sunacağı koleksiyonu merakla bekliyordum. Tel kırmanın ortasında büyüdüğüm için belki de son dönemde yapmış olduğu Anadoludan esintilerin yer aldığı tasarımlara kendimi daha yakın hissediyorum. El emeğinin fazlasıyla yer aldığı koleksiyonda muhteşem işçilikler var. Söz konusu işbirliğini kadınlar arası bir dayanışmaya benzeten Zeynep Tosun bu ilhamının hikayesini yönetmen Serhan Şedele ile beraber hazırladıkları bir film ile sundu. 

 "DUET-X" adını verdiği farklı hikayelerden esinlenerek hazırladığı koleksiyon ile moda haftasının kapanışını yapan Özlem Süer aynı zamanda ilk kez erkek koleksiyonunu da davetlilere sunmuş oldu. "Seri Üretime Hayır" felsefesi ile yola çıkan AGA markası sokak kültürüne vurgu yaptığı koleksiyonda her üründen 1 adet vardır diyerek eğlenceli ve dinamik bir koleksiyon sundu. "İstila" adını verdiği koleksiyonu sunan Çiğdem Akın'ın doğanın renklerini koleksiyonunda kullanmış. Tasarımlarda akıcı formlar öne çıkıyordu. Son günde yer alan Naz markası ile yer alan Rufat İsmayilov'un koleksiyonu ise hepsi birbirinden kopuk, hikayesi olmayan ve sadece ünlü isimlere yer vererek ses getirilmeye çalışılan bir defile izlenimi verdi.





Genel anlamda bakacak olursak kaçırdığıma üzüldüğüm defileler, bu sezon giremediğim The Core alanı -umarım bolca sipariş alınmıştır- , ya şimdi onun en ön sırada ne işi var tartışmalarını duyamadığım bir sezon geride kaldı. Ben ise umarım gelecek sezonda bir çok defileyi yerinde izleyerek anlık yorumlar yapabilirim. Sabırla sonuna kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim. 

♥♥♥

CONVERSATION

1 comments:

Instagram